Havvanur Kösem için her şey ailesiyle birlikte tarlalarına nar toplamaya giderken kısa bir görüntü çekmesiyle başladı. Çektiği samimi ve doğal imajlar, kısa müddette büyük ilgi görünce toplumsal medyada süratle yayıldı. Şehir hayatının şiddetli ömründen sıkılanlar, kırsal hayatın doğallığına kayıtsız kalamayanlar ailenin iç ısıtan imajlarını milyonlarca defa izledi.
Videonun sahibini herkes Keçiperver olarak tanıyor. 3 erkek kardeşi var ve ailenin tek kızı. Öyküsünün, ailesiyle birlikte 1.5 yaşlarında Antalya’dan Burdur’a göç etmesiyle başladığını söyleyen Havvanur Kösem (29), ilkokulu köyde ortaokulu ve liseyi Bucak’ta okudu. Üniversite için Ankara’ya giden Havvanur, Gazi Üniversitesi halkla alakalar ve tanıtım kısmından mezun olduktan sonra, 1 yıl İstanbul’da yaşadı. İkinci üniversitesini okumak için Antalya’ya döndü fakat devam edemeyince iş hayatına atıldı.
‘AKŞAMLARI HAYVANLARI GÜDER, KARDEŞİME DE BEN BAKARDIM’
Köyde hoş bir çocukluk geçirdiğini söyleyen Havvanur Kösem, sokaklarda arkadaşlarıyla doyasıya oyunlar oynadığını lisana getiriyor. Oyun oynamak için geniş bir alanın olduğuna dikkat çeken Kösem, “O vakitler ineklerimiz vardı, köyün vakıf yerinde akşamları çocuklar hayvanları güderdi. O yerde köyün çocuklarıyla çok hoş oyunlar oynardık. Tadı hâlâ damağımda. Köyde çocuk olmak çok küçük yaştan itibaren çalışmayı gerektiriyor” diye konuştu.
“Aileme yardım etmeye çok küçük yaşta başladım. Annemler tarlaya gidiyorsa, ben konutu süpürürdüm. Akşamları hayvanları ben güderdim, kardeşime ben bakardım. Tarlaya gittiysem de yapabileceğim tüm işleri yapardım. Bir ben değil, köydeki tüm çocukların hayatı böyleydi. Ödevlerimi mesela akşam inek güderken tarlada yapardım. Annem ben küçükken sert bir mizaca sahipti, yaşlandıkça kırdı ancak o vakitler korkardım. Bu yaşıma geldim, hâlâ annemden biraz korkarım. Gerçi büyüdükçe ona hak veriyorum. Köy yeri ıssız yer. Başıma bir iş gelmesinden korkuyordu ve daima gözü üzerimdeydi. Akşamları oyun oynamaya salmazdı. Müsaadesiz bir yere gitsem burnumdan getirirdi. Babam, anneme nazaran daha anlayışlıydı.”
İŞSİZ KALINCA KÖYE GÖÇ ETTİ
Şimdilerde tam vakitli köyde yaşamayan Havvanur, o vakitler kendisini en çok yoran şeyin ulaşım olduğunu söyledi. Kösem, “Bizim köyde daima dolmuş yok. Aslında ilçeye çok yakın bir köy. Bir de internet problemimiz vardı. Konutumuzun interneti çok yavaştı, bir şey izlemek mümkün değildi. Biraz da mahalle baskısı. Küçük yerlerde daima olur bilirsiniz lakin yapacak bir şey yok, bu baskıyı çok umursamıyorum. Keşke ailelerimiz de umursamasa” bilgisini paylaştı. Parası olduktan sonra isteyen herkesin köyde yaşayabileceğine değinen Havvanur Kösem, “Bizim köyde kent konutu konforunda konutlar var. Ancak o klasik, sobalı, soğuk, fareli köy konutlarında herkes yaşayamaz. Benim çocukluğum o denli bir meskende geçti fakat artık ben bile yaşayamam. Yaşamayayım da zati insan üzere yaşamak herkesin hakkı, kimse bu türlü yaşamasın. İsteyen herkes bu kaideler olduktan sonra köyde yaşayabilir. İstemeyenler için de kaideler sağlansa bile çok sıkıcı gelecektir” dedi.
Yurt dışında yüksek lisans yapmak için Antalya’da çalıştığı işinden istifa eden Havvanur Kösem, “2 kere başvurmama karşın vizem kabul olmadı. Birincisinde hesabımdaki parayı yetersiz buldular, ikinci de ‘Paranın nereden geldiği belirli değil’ dediler. İşimden olunca yüksek lisans da yapamadım. Vize süreci de beni ruhsal olarak hayli yıpratmıştı. Sonra ailemin yanına göç ettim. Köy hayatı esasen alışık olduğum bir hayattı, beni korkutmadı. Yalnızca artık aylık bir gelirimin olmayacak olması canımı sıktı. Aşikâr bir yaştan sonra aileden para istemek çok sıkıntı geliyor” sözlerini kullandı.
‘KEÇİPERVER’ İSMİ NEREDEN ÇIKTI?
Şimdilerde ailesiyle tıpkı ilçede, farklı meskenlerde yaşayan Havvanur Kösem, günlerinin bazen köyde bazen de konutta geçtiğini belirtti. Kimi vakitler pazarda satış yaptığını birtakım vakitlerde ise konutunda Youtube için görüntülerini düzenlediğini söyleyen Kösem, “Köye gittiğim vakitlerde sabahtan akşama kadar tarlada oluyoruz. Hatta işin ağır olduğu devirlerde karanlığa kalıyoruz. Artık nar dönemi, iş çok ağır. Nar ekşisi yapıyoruz. Bu iş bitince amme (cennet hurması) kurutacağız. O iş bitsin, ayva dönemi var. Ayva toplayıp onu satarız, reçel yaparız. Ondan sonra işlerimiz rahatlar. Her gün gitsek bile iş bu kadar ağır olmaz. O vakitler tarlaya gitmeyi çok seviyorum. Yüzüme çiçeklerle, yapraklarla makyaj yapmak için vaktim oluyor, bahara gerçek tekrar birebir çalışma temposu başlar” açıklamasında bulundu.
‘Keçiperver’ isminin öyküsünü de anlatan Havvanur, “Lisenin birinci yıllarından itibaren keçilerimiz vardı. Yaz uzunluğu ben güdüyordum. Kışın mecbur ilçede kaldığım için hafta içi ailem, hafta sonu ben güdüyordum. Keçilerimiz doğum yaptığı vakit sınıfta heyecandan yerimde duramıyordum. En yakın arkadaşım bana ‘keçiperver’ diyordu. Misafirperver üzere bir şey işte, çok hoşuma gidiyordu. Birinci toplumsal medya hesaplarımı da 2013 yılında bu isimle açtım ve öylece kaldı” dedi.
‘GÖSTERİLEN İLGİ ŞAŞIRTTI VE KEYİFLİ ETTİ’
Videolarında yalnızca köy ömrünü değil, her şeyin en doğal halini paylaşmayı sevdiğini vurgulayan Havvanur Kösem, “Filtre kullanmayı sevmiyorum. Mesela cildimle çok güç barıştım. Cildim çok gözenekli. Ergenlikte sivilceliydim ve sivilce izleri de kaldı” deyip ekledi:
“Televizyonlarda, toplumsal medyada gördüğüm herkesin cildi kusursuzdu. Bu da beni daha çok üzüyordu. Lakin sonra kusursuz cilt diye bir şeyin pek mümkün olmadığını kabullendim. Bu yüzden filtre kullanmadan olduğu üzere fotoğraflarımı paylaşıyorum. Diğer insanların benim cildimi kusursuz bulup kendi ciltlerine üzülmesini istemem. Ayrıyeten kendimi olmadığım biri üzere göstermek öz hürmetimi kaybetmeme neden olur. Toplumsal medyada nasılsam öyleyim. Zati sonradan tanıyan herkes ben sormadan tıpkı yorumu yapıyor, ‘Aynı göründüğün üzere birisin’ diyor.”
Videolarının gördüğü bu ilgiden şaşkın ve tıpkı vakitte da keyifli olduğunu altını çizen Kösem, “Bu kadar büyük ilgiyle birinci sefer karşılaşıyorum. Gelirimi de toplumsal medyadan elde ediyorum. Bir YouTube kanalım var. Tekrar tam vakitli iş hayatına dönmeyi de düşünmüyorum. Fakat günün birinde hesabım kapatılır ya da öteki olumsuz bir şey olursa tam vakitli çalışma hayatına dönerim. Çalışmaktan gocunmam, aslında kendi paramı kazanmayı seviyorum. Bu beni daha özgür kılıyor” yorumunu yaptı.